Yenienerji | Ocak-Şubat 2022 | Sayı: 84

33 yeni enerji • OCAK ŞUBAT 2022 sorun. Ayrıca sadece minerallerin nerede olduğu değil, nerede işlendiği de önemli. Şu anda rafine kapasitesinin yüzde 90’ı tek bir ülkede, yani Çin’de. Birçok ülke, Uluslararası Enerji Ajansı önderliğinde yeni bir kritik enerji arz güvenliği sistemi kurmak için birbirleri ile müzakere ediyorlar. Geçmişte gündeme gelen her yeni teknoloji de olduğu gibi, bugün de hükümetlerin desteği olmadan bu yeni teknolojilerin birdenbire hayata geçmesi mümkün görünmüyor. Enerji sektöründe, en azından özellikle emekleme çağında bunlara ihtiyaç var. Herkesin gıpta ile beğenerek, takip ettiği Tesla hikâyesi, 2008-2009’daki finansal kriz sonrası toparlanma fonundan çok büyük destek alarak başladı. Yarım milyar dolar civarında bir destek aldı. Bu ilk destek, bugünkü Tesla başarısında çok büyük rol oynadı. Eğer ülkeler iklim değişikliği taahhütlerini yerine getirirse lityum talebi 10 yıl içince 7 misli artacak. Bu muazzam bir artış ve fiyatlar da yukarıya doğru gidecek. Birçok ülkenin kritik mineraller rezervleri var ama şimdiye kadar hiç üzerinde çalışmamışlar. Kanada, ABD, Avrupa, Avustralya gibi ülkeler yeni kanunlar çıkartıp, bu lityum madenlerini ya da nikel madenlerinin hepsini çıkartmaya çalışıyorlar. ABD’de çıkmak üzere olan ama hala çıkmayan ikinci ekonomik toparlanma yasası çıkarsa, elektrikli araba talebinde de çok hızlı bir artış olacak. Bu da lityum ve diğer kritik mineraller konusunda yukarı doğru baskı yaratabilir. Yeni arz politikaları üretim politikaları ile talep arasında zamanlama sorunu olabilir. Talep biraz daha yüksek olup fiyatları yukarı çıkartabilir. Böyle bir riski şu anda ön görmek mümkün.” “Oyunun kuralları değişiyor” TOGG CEO’su Gürcan Karakaş da elektrikli araçlara dünyanın bakışını ve TOGG’da yaptıkları çalışmalar konusunda şunları söyledi: “Dünyada oyunun kuralları değişiyor. Özellikle enerji sektörü, otomobil dünyası ve teknoloji dünyası üçgeni arasında kurallar değişmekte. Teknoloji olarak, elektrikli araçları ilgilendiren kısmında bazı kaygı ve sorunlar çözülmüş durumda. Maliyetler hızla düşüyor, menzil kaygısı çözülmüş durumda. Ayrıca hızlı şarjla artık, yarım saatin altında bataryanın yüzde 80’nini rahatlıkla şarj edebiliyoruz. Bununla birlikte sektörün cirosu da kârlılığı da büyümeye devam ediyor. 2035’e baktığımızda, yeni nesil araçlarla ortaya çıkan veri bazlı iş modelleri ile büyüyen bir karlılık alanı var. Bugünden yüzde 40’lık alan için ürün geliştirmeye başlamazsak, oradaki yerimizi almaya hazırlanmazsak, kârlılığımız açısından sıkıntıya gireceğiz demektir. Burada devletlerin rolü büyük önem taşıyor. Tüm dünyada baktığımızda bunu en erken görenler, Çinliler oldu. Ama ülkemizde de devletimizin desteğiyle ve elektrifikasyona geçiş vizyonu ile hızlı bir şekilde biz de ilerliyoruz. TOGG’a gelirsek; biz, olaya bütünsel bir gözle bakıyoruz. Otomobilden fazlasını yapmak üzere geldik. Bunun içinde başından itibaren tasarladığımız aracı hem bataryanın etrafından hem akıllı bir cihaz olarak tasarlamamız gerekiyor. Bunu, yeni nesil elektrik elektronik mimarisi çerçevesinde yapıyoruz. Yarından sonra beygir gücü değil, yazılım gücü fark yaratacaktır. Geleceğin dünyası artık merkezi bilgisayarın olduğu bir dünya. Gelecek buna doğru gidiyor. Merkezi bilgisayarı dörde böldük. Çünkü, şu an zamana karşı yarışıyoruz. 2023’ün ilk çeyreğinde seri imalatımıza ve pazar lansmanımıza başlıyoruz. 2026-2027 yıllarında kendi merkezi bilgisayarımızı tamamıyla tasarlamış ve sanayileştirmiş olacağız. Burada aynı zamanda çevreye duyarlılık da büyük önem taşıyor. Biz de hem buraya uyum sağlamak için hem çevre duyarlılığımızı da ön planda tutmak için ülkemizin hatta Avrupa’nın, Çin’i tam bilmemekle birlikte kuvvetle muhtemel dünyanın en temiz tesisini şu an Gemlik’te kuruyoruz. Çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ocak ayında ise, Las Vegas’ta dünya lansmanımızı yapacağız.” “Yeşil mutabakatla birlikte net bir tarif yapıldı” Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Haydar Yenigün ise, pandemi koşulları nedeniyle sıkıntılı bir süreçten geçen otomotiv sektörüne Yeşil Mutabakatla birlikte net bir tarif yapıldığını ve sektörde enteresan gelişmelerin görüleceği bir sürece girildiğini kaydetti. Otomotiv sektörünün Türkiye’de milli gelirin yüzde 5’inden fazlasını ürettiğini belirten Haydar Yenigün, şöyle konuştu: “2 milyon civarında kapasite var ki, önümüzdeki 1-2 yıl içinde bunun 2,5 milyona çıkacağını öngörüyoruz. Bizim, bu kurulu olan 2 milyon kapasitemizin yüzde 85’i ihraç ediliyor. 6,8milyar dolarlık bir dış ticaret fazlası veriyoruz. Bunu sürdürebilmek için de Ar-Ge yatırımların olmazsa olmaz olduğunu söylemem gerekiyor. Devletin son 10 yıldır özellikle teşvik ettiği bu Ar-Ge yatırımları, sektörden çok net şekilde cevap buldu. 157 AR-GE merkezimizde 4 binin üzerinde çalışan var. Peki bu rakamlar bunca emek Türkiye’yi nereye getiriyor? Avrupa’da otomobilde üretim açısından 6’ncı ticari vasıtaya baktığımızda 2’nci, toplamda ise Avrupa içinde 4’üncü sıradayız. Elektrikli araçlara geldiğimizde ise, ortaya iki resimçıkıyor. Artıkmüşteriler, dünyamızı korumayı öncelikli bir madde olarak, biz üreticilerin önüne koyuyor. Ayrıca bağlantılı araçlar, otonom araçlar ve aynı zamanda paylaşıma uygun araçlar, dolayısıyla elektrikli araçlar istiyorlar. 2030 yılına geldiğimizde bunların tamamı hayata geçmiş olmak zorunda. ÇünküYeşil Mutabakat bize net bir tarif yapıyor ve ülkeler de bunun altına imza atıyorlar. AslındaOSDüyelerinin birçoğu 2030 yılı geldiğinde otomobil üretimlerinin neredeyse tamamını elektriğe çevirmiş olacaktır. Çünkü Türkiye otomotiv sanayi, yüzde 85’in üzerinde Avrupa’ya ihracat yapıyor. Bu, bizim için olmazsa olmaz. Önce otomobiller, hemen ardından hafif ticari araçlar, hemen ardından da kamyonlar ve otobüsler gelecek. Onların işleri ise, biraz daha sıkıntılı. Zira, hidrojenin

RkJQdWJsaXNoZXIy OTEzMQ==